ladesim lades olsun, türkiye çöl olmadan..

Wednesday, October 25, 2006

chill out

geçen cumartesi.. büyük bir çaresizlikle seslerimiz düşmüş, yüzümüz düşmüş birbirimize ne yapsakta nerde kalsak derken, chill out burcunun aklına bir kurtulma abidesi, bir sığınma kalesi gibi geliverdi. ya da asmalımescitin sokakları bizi hostele çıkardı. hiç sorgusuz sualsiz, sadece kimliklerimiz soruldu, şeker bir gülümseme eşliğinde ve bellboy'suz (wild boy'dum ben, saldırgan ve kanaatkardım.)
304 no'lu odamıza çıktık. hoş, oda numarası da yazmıyordu kapıda ama olsun. her şey minimal, ucuz ve öğrenci tipiydi. taksimin ortasındaydık işte ya, daha ne olsun, daha ne isteyesin?

istanbulda değil de, fransa'da gibiydik sanki. içeri girdiğimizde odanın camları yanmış bir binaya bakıyordu. aşağıdan iş yapan erkek sesleri geliyordu. sesler bile türkçe değildi sanki. kırk yıllık taksimi fransa yanılsamasında tekrar algılarken, bir şekilde akşam oldu işte, kurcalamayalım:p

Bir küçük votka, elma suyu, hiç biri tam olarak bitirelememiş cipsler, bir snickers, fazladan bir pide döner.. her şey uysal ve tamahkardı. huzur ve heyecanı uzun süredir bu kadar yoğun hissetmemiştim.

gece kalabalık ve güzeldi. şu da enteresan; bir süre kalabalık içinde birbirini kaybettiğinde, ki bu bazen bilinçli yapılır, sadece yüzünü gördüğün ancak araya insanları sıkıştırdığın günlük muhabbetlerin ortasında onu özlemeye devam ediyorsun. bu özleme hali de çok keyifli ve gecenin sonunda beraber uyuyacağını biliyorsun. o orada ve sen de onun yanında olacaksın. sabah beraber uyanacak ve onu mıncırıp kikirdeyeceksin. böyle de oldu işte, dişlere üç kere vur. batıl inancını hazır ve nazır yanında taşı. dışarı çık şimdi, bu muhtemelen burada geçireceğin ilk ve son gece olmayacak. odayı boşalt, çöpleri al. dışarıda hava güzel ve ağzında nereden geldiği bilinmez bir şarkı var. "karanlık soğuk alabildiğine geniş" nereden takıldı bu şarkı şimdi? sorma, sormadım zaten. nedenini asmalımescitte kahvaltı yaparken öğrendim. kediler kahvaltıya musallat olurken, konser albümünğ çaldılar. "zafeeer" diye bağırdı nejat abi, 10 sene öncesinin şarkılarını burcuyla söyledik. gazetemizi okuduk, her şey yerli yerinde, herkes kendi meşrebinde ve herkes kendi evinde gibiydi. herkes kendi evinde. her kes diye bir kes yok ki!?

hostellerde yer olsun..

0 Comments:

Post a Comment

<< Home