ladesim lades olsun, türkiye çöl olmadan..

Wednesday, May 02, 2007

İnsanın şöyle bir lüksü var mıdır? "Bugün yemek yemeyeceğim", ya da "Bugün kimseyle konuşmayacağım" gibi..

Böyle bir şey mümkündür. Ancak sakıncalı olabilir. Haa, işe yarar mı, kime ne fayda sağlar bilemiyorum. İddaalı bir süreç olacağı kesin. (somurtuyor.)

Bir keresinde bütün bir gün penceremin önündeki sallanan sandalyede oturmuştum.

Sallan mışmıydınız?

Sallanmamıştım, zaten garip olan da bu. Yani sallanan sandalyeye oturan birisi sallanır değil mi? Ama ben sallanmamak için karar almıştım.

Sallansanız bugün bunu anlatamazdınız , bir hikaye yaratmışsınız. Bir protokol, bir sözleşme.. Kendi kendinize sunduğunuz bir akit..

Ama sallanmamak için kendimi zor tuttum doğrusu. (gülüyor.)

Ben sürekli yorgunum sanırım. Damarlarımdaki kan yorgun akıyor, gözlerimdeki fer 30 mumluk, bacaklarım nedensiz dermansız.

Fakat sürekli evde oturup hiçbir şey yapmadan oturamıyorsunuz değil mi? (kıskanıyor.)
Oturamıyorum kör olası.. Dışarıda bir hayat var, benim kalkıp ona karışmam lazım diyorum. Ancak çok yorgunum. Fakat hiçbir şey yapmadan oturmak bana göre değil. Fakat acaip yorgunum, kolum kalkmıyor. Ama bir şeyler yapmam gerektiğini biliyorum. Ama inan şu bardağı şurdan alıp şuraya koymak zor geliyor. Ama oturamıyorum böyle bir şey yapmadan. Bütün bunlara rağmen inanılmaz yorgunum. Fakat böyle oturmakta olmaz. Çok yorgunum. Olmaz, yorgun.. olmadı. (çelişiyor.)

Son olarak, insan kendi kendisine emredebilir mi?

Bence eder, ama bunun da bir üslubu olmalı. Rencide edici hareketlerden uzak bir yol bulunmalı. İnsan kendi kendisiyle uzlaşmacı bir dil kullanmalı. Ama gerektiğinde de masaya yumruğunu vurmalı.

Hangi masaya?

Fiskos.

0 Comments:

Post a Comment

<< Home