ladesim lades olsun, türkiye çöl olmadan..

Sunday, April 29, 2007

Beynime saplanan kalemin ucu köreldi. Tesisatçıyı çağırdım. Açtı kalemtraşıyla, umarım bir açılma olur. Küntleşmiş kalemle güzel yazı dersi olmuyor.

Geçen sene ihtiyaçtan insanlarla kan kana, can cana etkileşimde bulunurdum. Bu sene bir yarımadada sessiz, huzurlu ama kandan ve candan yoksun duruyorum. Kelimenin tam anlamıyla duruyorum, aynı yolun yolcusu birçok insan gibi. Hemen herkes ben dahil sevimsiz ve sıkıntılı görünüyor. Kara görünüyor mu, bilmiyorum. Arada bir kafamı kaldırıp el sallıyorum. Diğer yarımadaları selamlıyorum. Kifayetsiz muhterisler, ifadesiz kerkenezler, çokbilmiş kaplumbağalar ve günlük koşuşturma sarhoşları, üzgünüm leylalar, politika meraklısı yanlış meslek sahipleri, odalar ve borular birliği, her şeyin öznel bir sadelikle algılanmasına ön ayak olan blogcu yardım ve yatakçılar.. Hepimiz buradayız. Kendimize layık olan sistemi biz biliyoruz. Bu işte, binaya adımını attığı anda hissettiği bıkkınlıkla karışık, bulantılı ve hastalıklı ruh hali.

Sonra kendi kendine sorarsın, neden köreldin diye? Belki yeni bir şeyler lazım, yeni şeylerin ilk adımına 4 ay kaldı. Paranoya göbek adı olmuş biri hemen ekleyecek tabi, inşallah. Bu inşallahların çoğalması, iktidardaki ılımlı islam/hurafeci modelinin bir sentezi mi, yoksa yaşlandık mı? Yaşlansakta beraber yaşlanalım..

0 Comments:

Post a Comment

<< Home